Opel Grandland, Stellantis çatısı altına geçtiğinden beri bir kimlik karmaşası yaşamıyor desek yalan olurdu. Ama bu son versiyonla artık dengeyi bulmuş gibi: Alman disiplini, Fransız rahatlığıyla el sıkışmış durumda. Biz de bu birleşimin ne kadar işe yaradığını görmek için Grandland Hybrid’in en dolu paketi olan GS dahilinde Ultimate versiyonunu birkaç gün boyunca şehir içi, uzun yol ve biraz da virajlı yollarda kullandık.

Grandland artık önceki nesillerdeki “biraz karakter arayan” çizgilerini geride bırakmış. Yeni Vizör tasarımı sayesinde burun kısmı oldukça karizmatik. 19 inç jantlar, siyah tavan ve parlak siyah detaylar aracı olduğundan daha iri ve güçlü gösteriyor. Kısacası, yolda bakış toplayan bir SUV olmuş. Abartıya kaçmadan kaslı duruyor, işte o kıvamda.

Kapıyı açar açmaz fark ediyorsunuz: Opel kabinde kaliteyi cidden artırmış. Malzeme kalitesi önceki Grandland’lardan bariz şekilde yukarıda. Pure Panel adı verilen dijital gösterge ve multimedya ekranı sade ama işlevsel. Peugeot’daki i-Cockpit kadar “artistik” değil belki ama sürücü odaklı. Direksiyonun arkasına geçtiğinizde her şey tam yerli yerinde.

Koltuklar AGR onaylı, hem bel desteği mükemmel hem de uzun yol konforu çok iyi. Sessizlik konusunda da Opel iyi iş çıkarmış; benzinli motor devreye girse bile kabinde rahatsız edici bir ses duymuyorsunuz.
Kaputun altında 1.2 litrelik turbo benzinli motor ve elektrik motoru birleşince toplamda 145 beygir güç çıkıyor. Bu motor e-DCT6 otomatik şanzıman ile birlikte uyum içinde çalışıyor. Kütlesine göre ne spor ne de tembel — tam günlük kullanımın tatlı noktası.

Hibrit sistemin en güzel yanı, şehir içindeki o ipeksi akış. Sessiz, titreşimsiz ve pürüzsüz bir karakter sunuyor. Şehir içi ortalama tüketim 7-8 litre civarlarında seyrediyor, uzun yolda ise 5-6 litrelere düşürmek mümkün.

Sürüş karakteri tam bir “yarı Fransız, yarı Alman” karışımı. Direksiyon yeterince hisli, süspansiyonlar ise yumuşak ama fazla salınım yapmıyor. Kasislerde konforlu, virajlarda ise tok. Yola çıktığınızda o meşhur Opel hissi geri dönmüş: araba yere sağlam basıyor.
Fren pedalı da hibrit olmasına rağmen gayet doğal. Regeneratif fren sistemi öyle “yapay” hissettirmiyor. Şanzıman ise dur-kalk trafikte yumuşak, uzun yolda sarsıntısız.

Tabii hiçbir otomobil kusursuz değil. Grandland’dan doluluk fışkırıyor – koltuk soğutma dahil fakat fiyat etiketi artık “ben orta sınıf SUV değilim, premiumdayım” demeye başlamış. Ancak iç mekân kalitesi, sürüş rafineliği ve sessizliği bu farkı biraz unutturuyor.
Sonuç olarak Grandland Hybrid Ultimate, Opel’in yeni döneminin olgunlaşmış hali. Hem şehirde hem uzun yolda dengeli, sessiz ve güvenli. ÜçPedal’lık bir cümleyle özetlersek:
👉 “Artık olmuş bu araba.”
