[dropcaps type=’normal’ font_size=’65’ color=’#ed145b’ background_color=” border_color=”]G[/dropcaps]

ünlerdir merak ettiğim bir model vardı. Birkaç hafta önce çok sevdiğim bir abim aracı kullandığını ve oldukça beğendiğini belirtmişti. Ben de oldukça fazla merak ettim ve elimi çabuk tutup Hyundai’ye mail attım. Onlar da sağ olsunlar beni kırmayıp en müsait gününde bana bir i20 active teslim ettiler. Kozyatağı’ndaki Hyundai Genel merkezine gittim ve aracın koltuğuna kuruldum. Kontağı çevirdim ve neyle karşılaştığıma ufak bir şaşırma eşlik etti. O ses ne? Hemen camları açıp bu sesin gerçek olup olmadığına baktım. “Tüh arabayı da yeni yıkatmışlar camlar da iz oldu ama bu ses ne” ile devam eden şaşkınlığıma egzoz sesi de katıldı. Alt devirlerde resmen cold start geliyor egzozdan. Motorda ise v6 tınılarının sadece yarısı resmen cilveleşiyor sizinle.

 

 

neyse başlayalım….

 

B-crossover segmenti markaların son zamanlarda ürettiği ara modelleri olmakta. Hazır b segmenti otomobillerini ufak değişiklikler ile bu hale getirmekteler. i20 Active’de ise Hyundai güzel ve verimli şeyler başarmış gibi görünüyor. İlk defa kullanılan 1 litrelik turbo beslemeli benzinli ünite Active’ın kaputunun altına yerleştirilmiş. Motor seçenekleri arasında 1.4 litre de var ama bu sadece 4 ileri otomatik seçeneği ile alınabiliyor. 1 litre 3 silindirlik makineye ise 6 ileri manuel şanzıman eşlik ediyor. Hyundai’nin 1 litrelik motor örnekleri olsa da turbo kullanılan 1 litrelik ilk motoru. Test konuğumuz da ta kendisi oluyor.

 

 

Tasarım;

 

Tasarım olarak i20 active Hyundai’nin akıcı tasarım felsefesinin son örneği. Normal i20’den ziyade daha önceki i20 coupe testimizde gördüğünüz üzere i20 coupe’den izleri daha fazla taşımakta. Örneğin altıgen öndeki ızgaralar i20 coupe gibi ters konumlandırılmış. Ledli gündüz farları her zamanki gibi i20’yi yakışıklı gösteriyor ve tampon altı koruma plakası ızgaranın şeklini vurgularken i20 Active’in sportif karakterini temsil ediyor. Yine sis farları da hem işlevsel hem de tasarıma hizmet eden detaylar arasında.

 

 

Profilden baktığınızda gümüş renkli tavan çıtaları aracı oldukça sportif gösteriyor. Yan etekler, çamurluk kaplamaları ile birlikte ön ve arka tamponlar arasında mat siyah bir bağlantı oluşturuyor. Ayrıca kaportanın alt kısmını çiziklerden ve darbelerden koruyor. Yine farklı renkte benzin kapağı ve birazcık da old skool tarzı ile farklı bir tasarım detayı olarak gözümüze çarpıyor.

 

Arka tarafa geçtiğimizde en çok dikkat çeken parça tam bir difüzör olmasa da difüzör görüntüsünden geri kalmayan tampon. Sis farları öndeki gibi arkada da yuvarlak şekilde yer alıyor. Tavan rüzgarlığı da dikkat çeken taraflardan birisi ama bu kısımda en çok dikkat çeken detay tabii ki i20’nin yanında yazan Active yazısı. Bakalım i20 gerçekten bu kadar Aktif mi?

 

 

Kabin;

 

Kabine geldiğimizde koltukların rahat olduğunu gönül rahatlığıyla söylesem de yanal desteklerinin yetersiz olduğunu belirtmemde fayda var. Doğru oturuş pozisyonunu bulduğunuzda hakimiyet sağlayacağınız bir görüş açısı ve dengeye sahip oluyorsunuz. Direksiyonun yükseklik ve derinlik ayarı mevcut. Hyundai’den belki de pek beklemezsiniz ama direksiyon deri kaplama ve oldukça güzel hissettiriyor. Üzerindeki tuşlar da kullanışlı ve anlaşılır. Multimedya, trip ve hız sabitleyici kumandaları yer alıyor. Km göstergesi yine tüm yeni Hyundai modellerinden bildiğiniz gibi okunaklı, sade ve anlaşılır. Ortada bulunan 7 inçlik ekranın dokunmatiği en az bir iphone kadar iyi. İşletim sistemi için ise sadece yeterli diyebilirim. Onun dışında sunduğu görsellik de oldukça iyi. Güneşte birazcık parlama yapabiliyor sadece. Radyo/CD/DVD/MP3 Çalar – Navigasyon – Bluetooth – SD kart okuyucu – usb gibi bir çok işlevi mevcut.

 

 

Klima kumandaları vesaire gibi tüm tuşlar kullanışlı ve sağlam. Torpidoda ise soğutma sistemi var.

 

Konsoldaki malzemeye net olarak kalitesiz diyemesem de aman aman bir kalite yok. Sadece konsolun üzerindeki malzeme tatmin edici o kadar. Kapı üstleri ucuz plastik hissiyatından kurtulamamış ne yazık ki. Fakat b segmentinde garipsenecek bir durum yok.

 

Direksiyon başına 1.94 boylarında bir arkadaşımızı aldığımızda arkada 1.84 boyundaki arkadaşımızın rahat ve diz mesafesinde hiçbir sıkıntı çekmediği bir yaşam alanı var içeride. Bu demek oluyor ki içerideki yaşam alanı oldukça geniş ve kullanışlı. Baş mesafesi de yine aynı şekilde yeterli.

 

Hemen sürücü koltuğuna geçenler için güzel birkaç detaydan bahsedip artık sürücü koltuğunun sunduklarını anlatacağım. Metal renkli pedallar ve konumlandırılmaları oldukça hoş ve sportif. Vites kutusunun şekli şemali ve yaptığı birkaç tok ses de hoşunuza gidecektir.

 

Peki 3 silindirli 1 litrelik turbo motor neler sunuyor. Ne üretiyor ne veriyor? Hep birlikte bakalım.

 

Sürüş;

 

İlk olarak tepeden tırnağa hissedeceğiniz motor sesi ile başlıyorum. 3 silindirin tınısını duymak yazının sonunda bahsedeceğim yakıt tüketimine doğrudan etki eden bir unsur. O kadar güzel bir sesi var ki yakıt tüketimi göstergesi tamamen bu ses doğrultusunda şekilleniyor. Tam olarak bir v6 sesi almasanız da fragmanını net olarak veriyor. Alt devirlerde ise kabinden çok fazla duymasanız da dışardan duyulabilecek egzoz homurtuları çıkarıyor. Tabii ki gücünden bahsetmedik hiç.

 

 

120 hp / 175 nm tork değerine sahip 1 litrelik turbo motor. 1 litreden 120 hp elde ettiğine göre turbosu birazcık büyüktür diyorsunuz ama işin garibi ne alt devirlerde ne de üst devirlerde bir cansızlık hissetmiyorsunuz. Nedenini motorda kullanılan teknolojiler ile açıklayayım. Elektrik kontollü basınç tahliyesine sahip kumandalı turbo sistemi gaz tepkisini ve düşük devirlerdeki torku artırmak için görevlendirilmiş durumda. Silindir kafası ve bloğu için ayrılarak optimize edilen soğutma sistemi iç sürtünmeleri azaltacak şekilde geliştirilmiş. Bu demek oluyor ki gaz tepkisinde olabildiğince iyileştirmeler mevcut. Bir atmosferik tepkisi almasanız da ona yakın bir gaz tepkisi ile karşılaşacağınızı söyleyeyim. 6000 devirde 120 beygir gücünü veren i20 Active 1500-4500 devir arasında torkunu vermeye başlıyor. Bu aralık gündelik kullanımlarınızda lineer bir tork eğrisi hissetmenize olanak tanıyor. Yani alt devirlerin de üst devirlerin de ölü olmamasının nedeni bu. Alt ve orta devirlerde torkun yürüttüğü i20 active üst devirlerde ise tam beygir gücünü sunuyor. İşin gerçekten en şaşırtıcı kısmı ise motor sesi. Fazla tatminkar ve tahrik edici. Motor sesini duyduktan sonra 3000 devir altına inmeyi pek istemiyorsunuz. Şanzımandan bahsetmek gerekirse 6 ileri manuel olduğunu belirtmiştim. Oranları ise oldukça uzun ki 2. Viteste 120 km hızlara kadar çıkabiliyorsunuz. Tabii bu esnada doya doya da devir çevirebiliyorsunuz. Eğer isterseniz oldukça ekonomik bir kullanım yapmanıza da olanak tanıyan şanzımanın vites yolları birazcık uzun olsa da geçişleri tok ve sağlam. 2.viteste 120 km hız yapabildiğiniz şanzımanda 6.viteste 80 km hızla sabit de gidebiliyorsunuz yani. İlk kalkış esnasında alt devirlerden gelen tork bazı patlamalar yaşatabiliyor. Torque steering hissettiğiniz zamanlar olabiliyor fakat araç bunu yaşadığı ilk anda elektronik olarak gaz kesiyor. Sadece 1.viteste yaşatıyor bunu tabii ki. Esp’nin müdahaleleri ise araç tamamen koptuğu zaman gerçekleşiyor.

 

Esp’nin geri kalanına viraj dinamikleri içerisinde bahsedeyim. Virajdan önce de süspansiyondan bahsedeyim hemen. Araç normal i20’den birazcık yükseltildiği için şasinin rijitliğine katkıda bulunmak için bir tık sertleştirilmiş. Şehir içinde düşük hızlarda hiçbir rahatsızlık vermiyor. Bunu garanti edebilirim. Fakat araç ağırlaştığı zaman yani içinde 3-4 kişi iseniz birazcık daha toleransını kısabiliyor. Yine de düşük hızlarda hiçbir rahatsızlık ve sertlik söz konusu değil. Aslında düşük hız da değil buna ortalama bir hız da diyebiliriz. Yüksek hızlarda tabii ki sert hissettiriyor. Virajlarda ise hünerlerini gösteren süspansiyon, yerden yüksek yapısından kaynaklı çok fazla body roll’ler yaşatmıyor. Fakat kullanılan lastik ebadı sayesinde (205/45/17) virajlarda yatması ile jant yanağın üstüne kapanabiliyor. Bu aracın kafadan kaydığı zaman en çok dikkat etmeniz gereken husus.

 

 

Limitlerini çok fazla zorladığım bir otomobil olmasa da limitlerde seyir halinde çok keskin virajlarda kafasını birazcık açabiliyor. Atalet yönüne hareket etmekten çekinmeyen i20 Active kısa süre içerisinde tekrar tutunmaya ve içeri girmeye başlıyor. Esp’yi tamamen kapatırsanız bu gibi durumlarda olay bileğinize kalıyor tabii ki. Yoksa esp açıkken kafadan kayacağını anladığı an müdahalesini ediyor. Lift off’da ise gövde rijitliği bozmuyor ve bir bütün olarak gelerek arkasının birazcık açılmasına ve kaymaya izin veriyor. Esp devrede ise birazcık sesini duyurarak şeride sokuyor. Esp devrede değil ise araç bu kaymaya çok devam edemiyor ve yine şeride giriyor. Genel itibari ile o viraj senin bu viraj benim kovalayacağınız bir otomobil almıyorsunuz zaten. Sadece güvenli sınırlar çerçevesinde ilerlemenizi mümkün kılıyor ki bu aracı satın alma amacınız zaten bu değil.

 

Şehir içi sakin kullanımlarda oldukça uysal, ara hızlanmalarda oldukça verimli, petrolhead kafasındakilere ise oldukça güzel sesli motoru ve sürüşü ile çok fazla eksik yönünü hissettirmiyor. Ortalama hızlarda da yönlenme konusunda büyük sıkıntılar çekmiyor. İ20 active’ın 1075 kilogram olduğunu da hemen belirteyim. Tabii ki bu sıvılar dolu değilken. Sürücüsü ve sıvıları ile birlikte ortalama 1300 kg’lara tekabül ediyor.

 

 

Yakıt tüketimi;

 

Evet yazının başında bahsettiğim gibi eğer 3 silindirli motorun sesinin büyüsüne kapılırsanız ve 3000-4000 devir altına inmez gazlarsanız 10 litre gibi bir yakıt tüketim değeri elde edersiniz. Klima tabii ki açık halde. Yok eğer İstanbul trafiğinde 1800-2000 deviri geçmez sakin sakin kullanırsınız ve yine klima açık 7.0 litrelik bir yakıt tüketim değeri görürsünüz. Sıkışık trafik olduğunu belirteyim tabii ki. Yani uzun yol ve sakin kullanımda şanzımanın tanıdığı olanak sayesinde bence çok daha düşük yakıt tüketim değerleri elde edilebilir. Fakat tahrik edici sese aldanırsanız cebinizin birazcık erken hafifleyeceğini söyleyeyim.

 

Yalıtım konusunda ise kabin 110 km üstünde yol sesini 85-90 km üzerinde ise rüzgar sesini almaya başlıyor. Motor sesi hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim çünkü motoru kulağımın dibinde ensemde çalışsın ve o sesi dinleyeyim istiyorum. Alt devirlerde tabii ki yine de duymuyorsunuz motorun sesini.

 

 

Sonuç;

 

61.000 tl’lik fiyatı ile bence şuan piyasada olan çoğu sıfır otomobilden daha mantıklı bir seviyede yer alıyor. Hyundai işte burada kazanıyor aslında. Ama işin bir diğer tarafı benim de “bu sefer olmuş be Koreliler” dediğim model olmuş i20 Active. Gerçekten olmuş. Bunu tüm içtenliğim ile söylüyorum. İkinci el almak istemeyip mantıklı bir sıfır otomobil arıyorsanız, 5 yıl garanti seçeneği, ucuz yedek parçası ve bakım maliyetleri ile Hyundai, tüketicinin isteklerini karşılar seviyede. Üstelik sesi ile de oldukça cezbedici i20 Active. Sesinin yanı sıra kullanışlılığı, içerideki yaşam alanı ve hem uysal hem sportif sürüş stili sunabilen karakteri ile cezbedici tarafa geçebiliyor. 1 litrelik bir otomobilden evladiyelik bir otomobil olur mu inanın bilmiyorum. Uzun vadede hiçbir şeyin garantisi verilmez ama sürüşüm esnasında beni memnun ettiğini dile getirebilirim. Üstelik tasarım olarak da hiçbir kusur bulamadığımı söyleyeyim. Hyundai gitgide bu işi beceriyor ve büyüyor. Bize de tebrik etmekten başka bir şey kalmıyor.

 

Fotoğraf: Alperen Gökmen

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir