Gördüğünüzü sandığınız şeyden daha büyüğünü hayal edin. Yaşadığınızı sandığınız günden daha ilerisini hayal edin. Hedeflediğinizi sandığınız amaçlardan daha sofistike amaçlar hayal edin. İşte tam orada Ioniq devreye giriyor diyebilirim. Uzun süredir bir markanın devrim rüzgarlarına şahitlik eden o nesil olarak yaşamımızı devam ettiriyoruz. Tıpkı 90’ların hothatchlerine tanıklık eden abilerimiz, 80’lerin M’lerine tanıklık eden amcalarımız gibi biz de Hyundai’nin bu devrimine tanıklık eden nesil olarak yaş alıyoruz.

Devrim gerçekleşmiş. Devrim gelmiş. Devrim geçmiş bile. Hyundai girdiği her alanda başarısını eline almayı başarmış ve yoluna devam ediyor. Hothatch’se hothatch, full elektrifikasyonsa full elektrik! Ioniq 5 inanın fotoğraflarda gördüğünüzden daha büyük bir araç. Hayallerinizin içine sığabileceği kadar büyük! Esnek ve kavisli tasarım dili değil de daha küt, köşeli, sert hatlı bu tasarım dili bir regresyon olarak bizi geçmişteki özlemlerimize götürüyor. Kalbinde yatan bunca yeni teknoloji, farından tutun kapı kollarına kadar son teknoloji ile bütünleştirilen bu koca cüsse, küt yapısı ve keskin hatlı tasarım dili ile bir göreni bir daha baktırıyor.

Bu büyüleyici tasarımın kokpitine geçtiğinizde sizi bir şatonun salonu karşılıyor. Eski amerikan otomobillerinde gördüğümüz konsolun ön yolcu ve sürücü koltugunun ortasına dogru inmemesi ve burada direkt bir boşluk olması alışılmışın dışında. Orta kol dayama kısmı ise tamamen bir bütün halinde kızaklı şekilde ileri geri yapılabiliyor. Direksiyonun üstünde ise mors alfabesi ile bir Ioniq yazısı yer alıyor. Fakat mors alfabesini bilmiyoruz tabi ki. Kokpitte elinizin ulaşıp değebildiği yerleri geçin, ayaklarınızın bile ulaştığı her yer o kadar kaliteli malzemeler ile yapılmış ki, işçilik akıyor aracın her damlasından. Alt takıma bakmak için aracı lifte alsanız, altından kovayla işçilik toplarsınız. O derece özenle dizilmiş ve bezenmiş bir kokpit. Panoramik cam tavanı açtığınızda ise zaten salondan hallice bu aracın içi tamamen akvaryuma dönüyor. Ön tarafın genişliğini geçiyorum arka koltuklar ileri geri alınabiliyor ve arka koltukta 1.85 boyundaki kişiler bile bacak bacak üstüne atıp oturabiliyor… Burada hemen çok ufak bir eleştirim olacak, hem zemin kapı kolları anahtar üzerinden aracın kilidini açsanız dahi otomatik olarak Tesla’lardaki gibi kendini dışarı çıkarmıyor. Kullanıcının zıt kısmına basarak kapı koluna erişmesi gerekiyor.

Tabi ki kapıyı açmak en hevesli kısımlara geçmenin anahtarı. Direksiyon başına geçtiğinizde bir eğlence merkezine gelmiş gibi hissediyorsunuz. Öncelikle aracın boyutlarına alışmak için biraz seans geçirmeniz lazım. Sonrasında ise tüm gözlerin üzerinizde olmasına dikkat etmek gerek. Sürüşe başladığınızda bambaşka bir dünya ile karşılaşıyorsunuz. 2100 kg’lık bu ağırlık için süspansiyon o kadar iyi ayarlanmış ki, viraja mı girmek istiyorsunuz? Buyrun girin… 20 inçlik jantlara rağmen konforlu bir sürüş mü yapmak istiyorsunuz? Buyrun konforun el alası sizinle… Ioniq kullanıcıya iki farklı aktarım seçeneği ve iki farklı beygir gücü sunuyor. Birincisi 170 beygir güç ve tek çeker imkanı sunarken, altımızda bulunan test aracı 4 çeker ve 325 beygir güç sunuyor. 605 NM’lik tork gücü de kayda değer olarak görünüyor… Ayağınızın altında, ellerinizin altında istediğiniz her şey hazır bulunuyor. Konfor, hız, hacim, güvenlik, görüş, ilgi, alaka, sürüş keyfi ve tabi ki yakıt tasarrufu. Ioniq 5 güncel bir otomobilden beklenebilecek her şeyi fazlasıyla ve aynı anda vermeyi başarıyor. Bir şeyden her şeyi beklemek hata olabilir fakat Ioniq’den tüm ihtiyaçlarınızı talep edebilirsiniz. Esen kalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir