“Peugeot ulaşılabilir petrolhead oyuncakları ile geçmişinin parlak günlerini geri getiriyor. Blogumun ismine tam da uygun olan bu ufak oyuncak ise elime geçer geçmez kaşınan parmaklarım deneyimlerini klavyeye döküyor.”


Küçük ve haylaz oyuncaklar, otomobil dünyasının hiçbir zaman modası geçmeyen, ulaşılabilir eğlence makineleridir. Zira bu ulaşılabilir eğlence makineleri bazen kendisinden çok daha pahalı sporcular kadar sizi keyiflendirebilir ve heyecanlandırabilir. Konumuz, modası geçmeyen hot hatchler olduğunda tabii ki çoğu güncel hot hatch, 90’lar ekolüyle kıyaslanır. 90’ların sonuna kıl payı yetişmiş olsam da, ben genç bir editör olarak güncel hot hatchlere daha çok hakim sayılırım. Peugeot cephesinde ise bir zamanlar gerçekten süper sporculara taş çıkaran eğlence makineleri, geçmişinde yer alırken, uzun ve durgun geçen bir dönemin ardından, eski parlak günler görünüyor gibi. İlk bakışta hot hatch’leri standart modellere takılan absürt güçlü motorlar ile sınırlandırabilirsiniz. Lakin bir dönem bundan farklı oldukları da pek söylenemez. Fakat günümüzde işler hiç de tahmin ettiğiniz gibi şekillenmiyor. Standart bir 208’in kalbine yerleştirilen 1.6 thp motordan daha fazlası var. 6 mm genişletilmiş iz genişliği, 323 mm 4 pistonlu Brembo frenler, Peugeot Sport yaylar ve amortisörler, Torsen kilitli diferansiyel, 10 mm’lik alçaltılmış gövde ve 18 inçlik jantlar böyle bir agresif sporcunun ringe çıkarken en dikkat çekici aksesuarları oluyor.

GTi ailesinin 30. Yılına özel tasarlanan bu pakette teknik detaylar kadar görsel detaylar da fazlasıyla dikkat çekiyor. Özellikle abisi 308 GTi ile birlikte, uzayda bir kara delikten tam gaz geçerken füzyona uğramışçasına c sütunlarından atılan kesik şeklinde eğimli bir iz ile geçen renk değişimi, 208 GTi’da etrafa “haylaz bir oyuncağım” diye bağırıyor. Mat siyah ve parlak kırmızının buluşmasından doğan bu uyum insanların fazlasıyla dikkatini çekiyor.

208 GTi’ın içine geçtiğinizde PEUGEOT Sport tarafından geliştirilen özel koltukların büyük şefkati sizi karşılıyor. Tam bir yarış koltuğu çizgilerine sahip bu koltukta omuzlarınız dahi onun istediği pozisyonda duruyor. Doğru, ideal ve alçak sürüş pozisyonunuzu bulmakta zorlanmıyorsunuz. Tam kucağınızın ortasına yerleştireceğiniz küçük çaplı dolgun direksiyon da işe eklenince kendinizi bir oyun konsolunda hissetmeniz çok olağan. İlerleyen dakikalarda kucağınızda bulunan bu ufak direksiyon ile heyecanlı bir iletişime geçmeniz gerekecek…

208 GTi’ı çalıştırdığınız anda küçük bir homurdanmayla uyandığına memnun olan bu haylaz, egzozundan güzel tınıları size aktarmaktan çekinmiyor. Motorundan zihninize işleyecek bir ses tonu gelmese de, tatmin edici seviyede bir sese sahip olduğu aşikar. Sürüşe başladığınızda ise kilitli diferansiyelin çalışma koşulları ve prensibine ayak uydurmanız gerekecek. En başında aktardıklarıma ek olarak, 208 GTi by Peugeot Sport haylaz görünebilir fakat kendisi çok ciddi bir otomobil. 208 beygir ve 300 nm tork gücü üreten motor, alt devirlerde de canlı ve enerjik yapısını koruyor. 6.5 saniyelik 0-100 değeri ise 208 GTi by Peugeot Sport’un ciddiyeti konusunda ufak bir ipucu veriyor.

Parmak uçlarında Michelin Pilot Super Sport’lar ile, çığlıklar içerisinde tüm heyecanını yola aktarırken tepkileri çok keskin ve hızlı hale geliyor. Alışılmışın çok dışında bir tutunma kabiliyeti ve sürüş karakteri var. Sağ ayağınız hırçınlaşırsa eğer direksiyon da kollarınıza karşı agresif hamleler yapmaktan geri kalmıyor. Bu tork kayması ile baş etmek için direksiyon ilk anlarda geri bildirim olarak birazcık donuk kalsa da, tutunma ve kilit devreye girdiği an tüm girdileriniz anlık olarak kesin bir cevap buluyor. Viraj içlerinde yüksek devirlerde dahi gaza basarak limitleri zorladığınızda bile tutunma kaybı yaşamıyor olmak, GTi’ın ön aksta sağlam bir pençeye sahip olduğunu gösteriyor. Kilitli diferansiyelin çalışma prensibini anladığınızda ise gaz pedalıyla daha tutarlı bir ilişki içerisine giriyorsunuz. İlk başlarda sizi yöneten GTi ile güzel bir ikili olabilirseniz, siz onu yönetmeye başlıyorsunuz ve eğlence faktörü doruklara çıkabiliyor. Aranızdaki son engel olan, ESP düğmesine bastığınızda, GTi sizden birazcık sürüş becerilerinizi serbest bırakmanızı istiyor. Hiç korkmayın! Koltukların ve küçük direksiyonun sizi bir oyun konsolunun içine soktuğu bu kokpitte aracı kontrol etmek kolaylaşıyor. Virajınız biterken gaz pedalına verdiğiniz emir, ön aksı hem hızlandırıyor hem de yeri ısırırcasına tutmasını sağlıyor. Bu esnada dışarıya doğru ufak bir açılma yaşarsanız merak etmeyin, sadece saniyenin 10’da biri kadar bir süre zarfı içerisinde sabredin ve tutunmanın arka kısım üzerinden ön tarafa nasıl aktarıldığını seyredin. Eğlence işte tam da o an sizinle buluşuyor. 208 GTi’ın bu esnada önden çeker bir otomobil olduğuna inanmak zor geliyor. Kendinizi nabzı 2 katına çıkmış bir şekilde bulduğunuzda “işte ateşli hatchback’ler bunun için var” diyorsunuz.

Tabii ki bu kadar tutunma kabiliyetinin altında yatan diğer bir etken Peugeot Sport yaylar ve amortisörler. Ülkemizin bozuk yollarında GTi’ın birazcık sekmesine sebep olsa da, pürüzsüz asfaltta onu bir supersport kadar atik yapmayı başarabiliyor. Bu kadar keskin sürüş karakterine karşılık 208 GTi’da buna daha uygun bir şanzıman bulunsun isterdim. Bir hot hatch için uzun sayılabilecek vites yollarına ve oranlarına sahip olan 6 ileri manuel vites, virajlı yollarda birazcık da vitesle oynama görevini sizden alıyor. Yani 2. veya 3. viteste kalarak çoğu virajı lineer bir tork eğrisinde dönmeyi sağlıyor. Burada bardağın dolu tarafı ise vitesle uğraşmak istemeyip yola odaklanmak isteyenler için gerçekleşiyor. Tabii uzun yolda sağladığı 5.8 litrelik gibi bir tüketim değerini de dolu tarafa eklemeden geçmemek gerekiyor. Günlük şehir içi haylazlıklarında ise ortalama 10.0 litrelik bir tüketim değeri görmek mümkün.

208 GTi by PS, markanın geçmişine verdiği değeri ve özveriyi gözler önüne seriyor. Tezcanlı, haylaz, agresif ve oldukça keskin bu hot hatch için Fransızlara bir teşekkür etmemiz gerekiyor. Ona veda ederken ufak bir isim takıyorum “küçük şeytan.

 

Fotoğraf: Alp Emre Göksel

*Bu yazı Evo Dergi Kasım 2017 (234.) sayısında yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir