Mazda’nın SUV sınıfındaki temsilcisi ve tüm dünyada 1.5 milyondan fazla satılan CX-5 geçtiğimiz yıllarda tek versiyon ile ülkemizde de satışa sunulmuştu. Kendisiyle buluşmamız biraz geç olsa da güç olmadı. Tüm rakiplerinin aksine atmosferik motorda ısrarcı olan Mazda sanki son temsilcisi gibi ayakta duruyor. Motorunu bir kenara bırakacak olursak eğer Mazda’nın KODO olarak adlandırdığı tasarım dili CX-5’i çok cazip gösteriyor. Büyük boyutlarına rağmen yerleştirilen keskin ve ince formlu farlar, stoplar, ön yüz o kadar çekici duruyor ki, bir gören mutlaka tekrar bakma ihtiyacı hissediyor.

Selefine göre daha şık ve cesur hatlara kavuşan CX-5’in; farların iç bölümlerinden başlayarak ızgaranın altını çevreleyen ve öne çıkık krom çerçevesi, full LED farları gibi teknolojileri, araca prestijli bir görünüm kazandırıyor. Profilde ise geriye doğru alçalan tavan çizgisi boyutlarına rağmen CX-5’i oldukça sportif gösteriyor.

Mazda, yeni CX-5’te “Kristal Ateş Kırmızısı” adında çok şık yeni bir renk seçeneği de sunuyor ki bu da tam olarak test aracımızda bulunan renk. Standart olarak sunulan 19 inçlik jantlar da tasarımın tuzu biberi oluyor. Kokpite geçtiğimizde daha önce Mazda 6’da yaşadığım prestij ve kalite algısı direkt sizi karşılayan detaylar oluyor. Selefine göre kesinlikle çok daha kaliteli bir hal almış durumda. Elinizin ulaştığı, ulaşabildiği her yer malzeme kalitesinden nasibini almış.

Koltukların rahatlığı, kumandaların ergonomik ve içgüdüsel yerleşim düzeni hem kullanışlı hem de kaliteli hissettiriyor. Hem de oldukça geniş bir kabine sahip olan CX-5’in içindeki yaşam alanı fazlasıyla ferah. Bu ferahlık bile premium rakiplerinden hiçbir eksisi olmadığını gösteriyor. Tabi ki motoru dışında.

Elektrikli bagaj kapağının altında 506 litrelik bir hacim sunuluyor. CX-5 standart donanım açısından oldukça cömert bir otomobil. Stop and Go fonksiyonuna sahip Mazda Radar Hız Sabitleme sistemi, head-up display ve 12 ayrı LED dizisinden oluşan LED farlar, Smart City fren sistemi, şerit takip destek sistemi, trafik işaretlerini tanıma sistemi, elektrikli bagaj kapağı, anahtarsız giriş ve çalıştırma özelliği, geri görüş kamerası, BOSE müzik sistemi, deri döşeme ve ısıtmalı ön koltuklar, otomobilin kalabalık donanım listesinde yer alan güzel detaylar.

CX-5’deki SKYACTIV-BODY teknolojisinin, selefine kıyasla burulma direncini % 15 arttırdığı ve direksiyon girdilerine verilen tepki süresini azalttığı açıklanıyor. Bunun yanı sıra aracın gövdesinde, şasisinde ve yalıtımında önemli iyileştirmeler yapılmış. SKYACTIV-CHASSIS teknolojisi sayesinde de direksiyon, süspansiyon ve fren sistemleri daha hassas hale getirilmiş. SKYACTIV-ARAÇ DİNAMİKLERİ teknolojilerinden biri olan G-Vectoring Control (GVC) teknolojisi ise aracın kontrolünü daha hassas ve daha hisli bir hale getirmiş. Bunun neticesinde hem dengeli hem de kıvrak bir SUV ortaya çıkmış.

Gövde ve şasi önüne çıkan engellere karşı bunları kabine iletmemek konusunda oldukça başarılı. Sürüş kalitesi ve içeride sağladığı huzur çoğu rakibinin önüne geçecek seviyede. Fakat ne yazık ki performans konusunda rakiplerine karşı hala geleneksel şeylerle ilerliyor. Yani 2 litrelik atmosferik motoru ile. Mazda CX-5 ülkemize 2 litrelik SKYACTIV benzinli motor, otomatik şanzıman ve Mazda’nın i-ACTIV AWD olarak adlandırdığı dört tekerlekten çekiş sistemiyle geliyor. Bu motor 160 beygir güç ve 208 NM tork gücü üretiyor. Tork gücü rakam olarak da performans olarak da pek tatminkar değil. Şasi olarak bu denli kıvrak ve akıcı bir sürüşe sahip olan CX-5 bunu motoru ile de taçlandırsaydı eminim sokaklarda çoğu rakibinin yerine onu görüyor olurduk. Şasinin kıvraklığına ve rijitliğine karşılık CX-5 sakin sürüş otomobili gibi.

İstanbul içerisindeki şehir trafiğinde ortalama test tüketimim bana 8.0 litrelik bir değer gösterdi. Böyle bir motora ve cüsseye göre uygun bir tüketim olduğunu belirtebilirim. Bu motor ve tek donanım seviyesi ile şu sıralar CX-5 360.000 TL’lik bir fiyat etiketine sahip. Daha düşük hacimli ve dizel rakipleri karşısında elini güçlü tutamamasının bir nedeni de bu tabi ki. Yoksa düşük hacimli dizel otomatik bir versiyonu ile satış rakamlarını çok çok yukarıya taşıyacağı su götürmez bir gerçek. Zira sürüş kalitesi bakımından kendisine neredeyse kusursuz demek mümkün.


Fotoğraflar: Erdil ARAS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir