AİLE YEMEĞİ

Mercedes Benz Türk A.ş 50. Yılının şerefine, büyük bir aile yemeği düzenledi. Daha doğrusu E’lerin aile yemeği. Mercedes’in Türkiye’de düzenlediği ilk basın lansmanına katılma şansı yakaladım. Biliyorsunuz ki her otomobilci insanın içinde kesinlikle fanatiği olduğu bir marka vardır. Bu sayfalarda sizlere çoğunlukla duygu ve düşüncelerimi aktarırken, doğruları da söylemekten çekinmiyorum. Kesinlikle içimde bir Mercedes fanatiği yatıyor ve tüm E serisi ailesi ile bir akşam yemeğinde buluşuyorum. Aile yemeklerinin Türk dizilerinden izlediğiniz kadarıyla, kasvetli ve bol entrikalı geçen yüzü bu yemeğe kesinlikle uğramamış. E Coupe ile bakışırken, E Cabrio’ya kayan gözüm Istranca Dağlarının eteklerinde Arcadia Bağları içinde bir şarapla şerefleniyor. Ben şarap sevmem ki derken, oradan bir E serisi güzelliğiyle göz kırpıyor gene bana.

Gelin akşamında E serileriyle karşılıklı şarabımızı yudumlamadan önceki anlara gidelim. İstanbul’dan çıkıp Trakya Bölgesine doğru yol alırken, E serisinin kaç farklı gövde tipini deneyimlediğimi sizlere aktarayım. “Aklın başyapıtı” sloganıyla çıkan E serisi, güzelliğiyle aklımızı başımızdan alırken ilk önce Coupe versiyonuna yöneldim. Beni dürten ve tahrik eden şeyin, arkada yazan E300 olduğunu sonradan fark ettim. 2 litrelik 245 hp gücündeki benzinli ünite, tartışmaya kapalı pürüzsüzlükte olan 9 ileri G-Tronic otomatik vitesle kombine edilmiş. Zaten geçtiğimiz yılın Mayıs ayında yollara çıkan yeni E serisinin, tüm versiyonları bu şanzıman ile satışa sunuluyor. E coupe ise bu yılın Nisan ayında yollarımıza çıkmaya başlamıştı. E coupe’nin tokluk ve lüks hissi içimi önlenemez bir huzurla dolduruyor yol boyunca. Sürüş pozisyonu oldukça aşağı çekilebilen E Coupe’de uzun kaputun çizgilerini görmek ve alçakta oturmak, Petrolhead duygularımı kabartırken, dolgun etli direksiyonun hissi ise kaliteden asla ödün vermiyor. Kalbinde yer alan 2 litrelik bu ünitenin 0-100 değeri ise 6.4 saniye. 4 farklı sürüş modu bulunan E serisinde ruh halinize uygun modu bulmakta zorlanmıyorsunuz. Dilerseniz kuğu gibi süzüleceğiniz Eco mod ile tasarruf yapabilir, dilerseniz de Sport+ modunu kullanarak nabzınızı birazcık yükseltebilirsiniz. Bir E serisinin olmazsa olmazı “konfor”, güzellik, güç ve gençlik dopingi ile can buluyor E coupe’de. S serisini andıran hatları ve yapısı ile büyüklüğünü her alanda belli ediyor.

Mercedes’in aslında en çok dikkat çekmek istediği konu, sürücü destek sistemleri. Mercedes’in “şimdilik” yarı otonom olarak adlandırılan otonom sürüşü, bugüne kadar deneyimlediğim en iyi otonom sürüş kesinlikle. Adaptif hız sabitleyici ve şerit takip sistemi o kadar uyumlu çalışıyor ki, bunun sadece bir adım ötesi sürücü koltuğunda oturmadığınız evre oluyor. Rotamızın ilk başlangıcında büyük bir hevesle otomobili kendim kullansam da, dönüş rotasındaki otobanın yoğunluğunda tüm yükü E serisine verdim. Sapacağım sapağa kadar yaklaşık 60-70 km boyunca sürüşü Mercedes’e bıraktım. Bunun yanı sıra mola verdiğimiz yerde, dışarıdan park etme özelliklerini ve akıllı telefonunuzdan aracın her durumunu görme ve müdahale etme özelliklerini de deneyimledik.

Dilerseniz E Coupe’yi 2 litrelik dizel motor seçeneği ile de satın alabiliyorsunuz. Bu ünite de 184 hp’lik bir güç değeri sunuyor ki bu da asla azımsanacak bir değer değil. Yanına dizel motorun şehir içindeki 4.8 litrelere kadar indirilebilecek tüketim değeri de eklenince, cazibesi fazlasıyla artıyor. Standart donanım olarak sunulan DIRECT CONTROL özelliği ile sedana kıyasla yüksekliği 15 mm düşürülen E-serisi Coupe, sürüş konforundan ödün vermemek için de konfor odaklı amortisörlerle desteklenmiş. DYNAMIC BODY CONTROL ile de yürüyen aksamın karakterinde değişiklik yapmak mümkün.

Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Hamitabat Köyü’nde son bulacak yolculuğumuzun yarısını Coupe karoserde gelince, geri kalanı için Cabrio’yu seçmek en doğrusu olacaktı. Mercedes bu alanda da birçok özelliğin patent sahibi. Örneğin airscarf (ense ısıtması), aircap (hava şapkası) gibi bir cabrio’nun olmazsa olmaz detayları yine Mercedes mühendisleri tarafından geliştirilen özellikler. Bunların önemini ise, Cabrio bir otomobilde  üstü açık 120 km hızla giderken, içerdeki huzurdan anlayabiliyorsunuz. Tıpkı S serisinde bulunan tam elektrikli akustik tente olduğu gibi buraya aktarılmış. Tente kapalıyken iç huzuru bir cabrio otomobilde olmanızı anlamanızı oldukça zorlaştırıyor. Koyu kahve, lacivert, koyu kırmızı veya siyah olmak üzere 4 farklı renk seçeneğiyle alınabilen bu tente renklerinden özellikle koyu kırmızı kışkırtıcı görünüyor. Şarap demiş miydik? Heh işte o renkten! E Cabrionun 385 litrelik bagaj hacmi tente açıldığında 310 litreye düşüyor.

460.000 TL’lik baz fiyat etiketine sahip olan Cabrio, 0-100 değerinde ise Coupe kardeşinden sadece 0.2 sn yavaş. Tente ve mekanizmanın ağırlığı belirtisini sadece bu ufak nüansta gösteriyor.

Gençlik ve sportiflik damarlarım yeteri kadar beslendikten sonra, hızlı babaların vazgeçemeyeceği karoser, Station Wagon gözüme çarpıyor. E serisinde her karaktere uygun bir karoser var. Sedan, coupe, cabrio ve Station Wagon. E serisi All-Terrain standart olarak 4matic çekiş sistemi ile geliyor. Yerden yüksek yapısı heybetini desteklerken, AIR BODY CONTROL havalı süspansiyon sistemi All-Terrain’i tam bir SUV karakterine büründürüyor.

Gün sonunda bir karara varıyorum. E serisinin kesinlikle bir şarap yönü var. Yıllandıkça güzelleşiyor. Arcadia bağlarının güzel şaraplarını yudumlarken, tüm E ailesi kadehime ortak oluyor. Salkım salkım teknolojinin vücut bulduğu E serisi, konforu ön planda tutarak tüm karoser ihtiyacını karşılıyor.

BONUS:

Mercedes connect me ve Araç Dışından Park Etme Yardımcısı

Mercedes-Benz, me connect hizmelerini Türkiye’de ilk kez E-Serisi ile birlikte sunuyor. Basın test sürüşünde tanıtılan Mercedes connect me uygulaması ve bununla birlikte COMAND donanımına sahip araçlarda beraberinde gelen Araç Dışından Park Etme Yardımcısı, Bluetooth® üzerinden sisteme bağlanan Android ve iOS akıllı telefonlar ile kumanda ediliyor.

Araç Dışından Park Etme Yardımcısı dar park alanları ve garajlardaki zor park manevralarını kolaylaştırılıyor. Park yerinden çıkma manevrasından önce aracın kilitleri açılıyor. Ardından daha önce sisteme tanımlanan akıllı telefonu araç sistemine bağlayabiliyor ve araca maksimum 3 metre uzaklıktaki sürücü aracı park yerinden uzaktan kumandayla çıkartabiliyor. Park etmek için ise sistem tarafından önerilen ve önceden sisteme tanımlanmış olan; dikey veya paralel, sol veya sağ, önden veya geri geri olmak üzere park senaryolarından birinin seçilmesi gerekiyor. Ardından araç dışına çıkılarak harekete geçirilebiliyor. Sistem, sürücü akıllı telefon üzerinden herhangi bir müdahalede bulunmadıkça tercih edilen manevra senaryosuna uygun olarak manevrayı otonom olarak gerçekleştiriyor. Süreci dışarıdan gözlemleyen sürücü bütün manevra boyunca aracın sorumluluğunu üstleniyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir