[dropcaps type=’normal’ font_size=’65’ color=’#ed145b’ background_color=” border_color=”]H[/dropcaps]

eybet, karizma, asalet, duruluk ve sadelik terimlerinin hepsini bir arada düşünün. Duru bir güzellik ile gözünüzü alamayacağınız bir ihtişam nasıl olur?

 

13 yıllık bir önceki neslinden sonra çağ atlayan Volvo xc90 ülkemizde SUV kültürünü çok farklı boyutlara taşıyor. Ayrıca Volvo markası için de Yeni Volvo yolunda atılan ilk yenilik ve ilk yeni model. Thor’un çekici olarak bildiğimiz ledli far gruplarının ve heybetli panjurun kullanıldığı ön yüzün can bulduğu ilk Volvo modeli. Değişimin yeni yüzünde değişmeyen tek şey Volvo’nun ikonik oklu amblemi.

 

 

Bir otomobile kolay kolay sanat eseri demek içimden gelmez fakat Volvo xc90’ın her ayrıntısında ayrı bir özen ayrı bir sanat yatıyor. Lafı fazla uzatmayalım. XC90 ülkemizde D5 isimli 2 litrelik dizel motor ve T8 isimli hibrit motor ile satışta. Her iki motor da gücünü awd sistem ile yere aktarıyor.

 

Volvo’nun yeni tasarım dilini S90 lansmanında da canlı olarak görüp hayran kalmıştım. Sanki bu tasarım aşamasında araca mitolojik tanrıların eli değmiş gibi. İskandinav mitolojisi iş başına geçmiş, ön yüzü tasarlamış ve tasarımcılara demişler ki “önü biz yaptık arka tarafı size bırakıyoruz. Kabindeki ihtişama da bir iki el atarız.”

 

 

Şaka bir yana gerçekten kendine hayran bırakan ön yüzünü saatlerce seyredebilirsiniz. Ön yüzdeki bu fazla karizmatiklik bana kalırsa arkada da devam etmiş. İnce uzun stop grubu dinamik bir görüntü kazandırmış ve neredeyse ön yüzü kadar karakteristik görünüyor.

 

Aracın içine geçtiğinizde dış dünya ile bağlantınızı tamamen kesebilirsiniz. Son zamanlarda bir Volvo XC90 sürücü koltuğunda oturduğum kadar kendimi hiçbir yerde huzurlu hissetmemiştim. Şehrin içinde şehirden uzaklaşma terapisi gibi. Yalıtım o kadar kaliteli ki camlarınızı açmadığınız sürece dışarıda ne olup bittiğini anlamanız mümkün değil.

 

 

Hafızalı ve bol ayarlı ön koltukların hem ısıtması var hem de soğutması. Arka koltuklarda ise sadece ısıtma özelliği var. Elinizi attığınız her yerden gözünüzle gördüğünüz her detaydan saf kalite akıyor. Kristal kaplama çalıştırma tuşu, sürüş modu tuşu, vites topuzu harika hissettiriyor. Ayrıca iç döşeme ile aynı gelen anahtar çok kaliteli ve özel hissettiriyor.

 

Direksiyon simidi hem görüntü olarak hem de his olarak çok fazla zengin hissettiriyor. Aracın içerisindeki kalite algısı olabildiğince yüksek tutulmuş. Eşya gözleri her koşul için yeterli. Torpido ise konsolda yer alan bir tuş ile açılıyor. Sabredin ortadaki ekrana geleceğim. Ekranın kullanımı zor ve menüleri karışık gibi görünüyor fakat ortalama 1 gün içerisinde her şeyini çözerek istediğinize rahat bir şekilde ulaşabiliyor oluyorsunuz.

 

 

Aracın sürüş özelliklerine geçmeden birkaç detaydan daha bahsedeyim. Arka taraftaki yaşam alanının genişliğini bırakın üçüncü sırada açılan 2 koltukta dahi yetişkinler rahat bir şekilde yolculuk yapabiliyor. En arka sıranın dahi havalandırma kanalları, bardaklıkları ve eşya gözleri bulunuyor.

 

Bagajı ise 3.sıra koltuklar açıkken ortalama bir otomobil ile aynı. 310 litre. Bu koltukları kapatırsanız 705 litre. Zira bu çok fazla bir değer. Oldu da aracı kamyonet yapmak isterseniz de arka sıra koltukları katlayarak 1947 litrelik bir bagaj hacmi seviyesine ulaşıyorsunuz. Gerçekten devasa. Bagaj kapağı ayağınızı tamponun altına gösterdiğinizde açılıyor. Ayrıca bagajda yer alan 2 tuş sayesinde bagaj açıkken aracı alçaltıp yükseltebiliyorsunuz. Yükleme eşiğini istediğiniz seviyeye getirebilmek için. Bagaj kapağı tamamen elektrikli. Aynı zamanda aracın kumandası üzerinden de açılıp kapanabiliyor.

 

 

İçeride en çok dikkat çeken ortadaki koca ekrandan ziyade size konser salonu ambiyansı sunan Bowers & Wilkins ses sistemi. Yüksek kaliteli bir ses sisteminden müzik dinlerken sesi fazlaca açma ihtiyacı duymuyorsunuz dahi.

 

O kadar pürüzsüz bir ses deneyimi yaşatıyor ki arabadan inesiniz gelmiyor. Tabii her güzel şeyin bir karşılığı var. Bu ses sistemi paketini almak isterseniz banka hesabınızdan yaklaşık 27 bin tl civarı bir para daha çıkması gerekiyor. Kullandığımız aracın donanım paketi en doluya yakın seviyede. Tek eksiği masajlı koltuk bulunmuyor o kadar. Panoramik cam tavanın perdesini gece sürüşlerinde açtığınızda içerisi yürüyen otel odası oluyor adeta.

 

 

Aracın sensörleri çok iyi çalışmakla birlikte ortadaki ekrandan aracın kuş bakışı görünüşü 15 km hıza kadar size gösterilebiliyor. Park manevralarında veya dar sokak dönüşlerinde işinize fazlasıyla yarıyor. Nasıl çalıştığını ise merak edenlere anlatabileceğim tek cümle; aracın 4 tarafındaki kamerası sanal bir kuş bakışı görüntüsü oluşturuyor. Ayrıca araçta yer alan bütün kameraların görüntü kalitesi çok iyi. hareket halindeyken isterseniz ön veya arka kamerayı da çalıştırabiliyorsunuz.

 

Inscription donanım paketi bulunan arabamızın koltuk kafalıklarında ve marşpiye üstlerinde inscription yazısı bulunuyor.

 

 

Aracın sürüşü o kadar akıcı ki, sürücü koltuğunda geçirdiğiniz zamanı anlamıyorsunuz bile. Eğer oto pilotu açarsanız zaten size düşen görevi kendisi yapıyor. Aktif cruise control’ü fazlasıyla başarılıyken buna eklenen şerit takip sistemi size ciddi anlamda yüksek bir oto pilot deneyimi yaşatıyor.

 

Trafikte dur kalk işlemini de isterseniz kendisi yapıyor.

Özellikle istanbul trafiğinde bu özelliğin nasıl bir nimet olduğunu sizlere anlatamam. Tamam bizler petrolheadler olarak otonom sürüşlere elektronik desteklere hep seviyeli tutumlar sergiliyoruz ama trafikte dur kalk dur kalk ilerlerken de ayaklarınız ve sabır eşiğiniz size tutumlu davranışlar sergilemiyor pek. Bu yönden sizi öyle bir yükten kurtarıyor ki mühendislere içten bir teşekkür ediyorsunuz.

 

Aracımızda bulunan 21 inçlik jantlar konforu birazcık törpülüyor. 4 adet sürüş modu bulunuyor ve bunlar havalı süspansiyonu çalıştırıyor. Dynamic modda hatrı sayılır seviyede araç alçalıyor ve gaz tepkisi fazlaca iyileşiyor. Comford modda ortalama bir seviyede kalıyor. Off-Road modunda ise fazlaca yükseliyor araç ve yokuş iniş destek sistemleri gibi off road sistemlerini otomatikmen devreye sokuyor. Off road modunda kendisini araziye de soktum ve kesin dönüşler aldım. 4 çekeri çok iyi çalışıyor.

 

 

Dynamic moda dönecek olursak araç 225 beygir ve 470 nm’lik tork gücünü fazlasıyla hissettiriyor. Turbo lag ile birlikte gaz tepkisinde çok az gecikmeler meydana geliyor. Fakat 2 litre dizel motorun hızlanma gücü böyle bir cüsse için gayet tatmin edici. Dynamic mod sayesinde araç virajlarda body roll’e de yatmıyor. Yani yatsa da bu çok fazla hissedilmiyor. Sert girilen virajlarda kafasını açma eğilimini göstermek ile göstermemek arasında gidiyor ve yola tutunma performanslı ile beğenimi kazanıyor.

 

Sekiz ileri Geartronic otomatik şanzımanı sıkışık trafikler için de yüksek süratler için de sarsıntısız ve başarılı. sekizinci oranının da olması ile uzun yolda az yakıt tüketim değerleri görmek mümkün. Sadece vites topuzu birazcık sert geçişlere sahip o kadar.

 

 

Ayrıca yalıtım konusunda fazlasıyla emek verilmiş bir işçilik söz konusu. Koca aynalarına rağmen rüzgar sesi ancak çok yüksek hızlarda kendini hissettiriyor. Yol sesi neredeyse yok denecek kadar az. Motor sesini ise alt devirlerde katiyen duymuyorsunuz. Ayrıca fazlaca çalışılmış motor kulakları da kendine hayran bırakıyor. Start stop esnasında en ufak bir titreşim hissetmiyorsunuz.

 

Gelelim yakıt tüketimine. Ben 3 günlük birlikteliğim sonunda karma test tüketimi olarak 11 litrelik bir değere ulaştım. Aracın 2700 kg’lık bir ağırlığa sahip olduğunu da unutmamak gerek. Bunun çoğu kısmını sıkışık istanbul trafiğinde bir kısmını da uzun yolda yüksek süratlerde gerçekleştirdim. Gerçi sıkışık istanbul trafiğinde bütün görevi xc90’a devrettim ve otonom sürüşün keyfini çıkardım ama olsun. Rakiplerine baktığımızda ise xc90 fiyat olarak daha makul bir seviyede duruyor. Üstelik rakiplerinden eksik hiçbir donanımı yok.

 

 

Elinizin ulaştığı, gözünüzün gördüğü her yerden kalite fışkırtan bu lüks suv açık konuşmak gerekirse birkaç rakibine karşı tercih edeceğim suv olurdu. Hem çok şık, hem çok sade hem de yıllar sonra dahi ikonik bir suv olmayı başaracak.

 

Sade ama gösterişli. Mütevazı ama iştihamlı. Şehrin içinde şehirden uzaklaşma terapisi.

 

Volvo xc90, inscription donanım paketi ve test aracımızda bulunan nice opsiyonları ile yaklaşık 535.000 tl’lik bir fiyat etiketine sahip. Xc90’ın baz fiyatı ise 350.000 tl. Yeni ötv zamlarından sonra bu fiyatlar hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamıyor olsa da rakipleri karşısında gayet makul bir fiyat diliminde yer aldığı aşikar.

 

Tercih eder miydim? Kesinlikle ederdim. Dışarıya saçtığı prestij ve kaliteli görüntü günlük yaşamınıza da yansıyor ve size net olarak huzur veriyor. Tabii ki banka hesabınızı hafifleten miktarı pek saymazsak.

 

Fotoğraf: Alperen Gökmen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir